Barf Diyeti
Üçüncü milenyumun gelişi, beraberinde kedi ve köpeklerin ne yemesi gerektiği konusunda fanatik olan, sağlık bilincine sahip yeni bir evcil hayvan sahibi türünü getirdi. Evcil hayvanlarını pişmiş ve işlenmiş yiyeceklerle beslemiyorlar. Evcil hayvanlarının diyetini tahıla dayandırmıyorlar. Bu “yeni çağ” evcil hayvan sahipleri, köpeklerini ve kedilerini çiğ etli kemikler, ezilmiş sebzeler, sakatat ve diğer sağlıklı bütün yiyecekler dahil taze bütün yiyeceklerle beslerler. Bu evcil hayvan besleme yöntemine “BARF diyeti” denir ve evcil hayvanlarını bu şekilde besleyen kişiler kendilerine “BARFers” adını verir. BARF ‘biyolojik olarak uygun çiğ gıda’ veya ‘kemikler ve çiğ gıda’ anlamına gelir. “BARF diyeti”, evcil hayvanları evrimsel diyetlerine geri döndürmenin bir yöntemidir. Bu derin ancak basit değişiklik, evcil hayvanlarımıza muazzam sağlık yararları sağlıyor. Son kırk ila yetmiş yıl içinde işlenmiş evcil hayvan mamalarının yaygın bir şekilde benimsenmesi nedeniyle, bir zamanlar yaygın olan bilgi – “evcil hayvanlarımıza taze gıda diyeti nasıl beslenir?” – kayıp bir sanat haline geldi. Ancak – iyi haber – temel ilkeler anlaşıldıktan sonra BARF veya evrimsel diyet üretmek basittir. BARF diyeti, vahşi bir kedinin veya bir kurdun veya bir dingonun bir yıl boyunca tüketeceği çok çeşitli taze ve bütün yiyeceklerden oluşur. Bu, kasaptan ve süpermarketten kolayca elde edilen yiyeceklerle çoğaltılır veya taklit edilir. BARF’ın basit parıltısı, evcil hayvanlarımızın ihtiyaç duyduğu hemen hemen tüm besin maddelerini içeren ve evrimin gerekli gördüğü biçimde çiğ etli kemiklere dayanmasıdır. Bu, neredeyse tüm protein, yağ minerali ve vitamin gereksinimlerini içerir. En basit haliyle, BARF diyeti yüzde elli çiğ etli kemik ve yüzde elli “multi-mix BARF köftesi” içerir. Çoklu karışım köfteler, çiğ etli kemiklerde bulunmayan diyet unsurları içerir. Bununla birlikte, bunlar da tipik olarak çiğ etli kemiklere dayanmaktadır. Köftelerdeki yiyecek bileşenleri ince şekilde öğütülür ve evcil hayvanlarımızın aralarında seçim yapmamasını sağlamak için iyice karıştırılır. BARF için gerekli olan ilkeler arasında çiğlik, çiğ etli kemiklerin baskınlığı ve evcil hayvanlarımızın ihtiyaç duyduğu yiyeceklerin kapsamını ve dengesini yansıtan çok çeşitli taze bütün yiyecekler yer alır. Ancak kendimizi aşıyoruz. Eminim bir sürü sorunuz vardır. Cevaplanacaklar! Okumaya devam edin ve evrimin ihtiyaç duydukları şekilde tasarladığı yiyecekleri onlara besleyen basit bir cihazla evcil hayvanlarınızda nasıl yüce sağlığı teşvik edebileceğinizi öğrenin …
Billinghurst Ian. The Barf Diet.
İşte özetle Barf metodunun sahibinin diyet sistemini tarif edişi bu şekilde. Bu sistem aynı şekilde biz insanlar için öne sürülmüş ve sistemleştirilmiş olan Dukan diyeti, Karatay Diyeti, Paleo Diyeti, Ketojenik Diyet v.b diyetler gibi halka arzdır. Yani Dr. Billinghurst’un amacı insanların evlerinde kendilerinin hazırlayabileceği ve olabildiğince eksiksiz bir diyeti evcil bakıcılarına sunmak olmuştur. Amacının ticari olmadığını ve sistemin kimseden gizlenmeden açıklıkla anlatıldığını vurgulamak isterim.
Mantığına dönecek olursak ; peki 80/10/10 veya 80/10/5/5 neden dememiş ? diye düşünebilirsiniz. Aslına bakarsanız özet cümleyi açtığınızda geldiği noktanın bu olduğunu göreceksiniz.
% 50 etli kemik ve % 50 barf mix köftesi. % 50 etli kemiğin % 10-%20 aralığında salt kemiği vurguladığını kendisi ifade ediyor. Yani işte size % 80 ve % 90 oranın nereden geldiği. Etli kemik tabiri hep karıştırılmıştır ve saf kemik gibi düşünülebilmektedir – ki tamamen yanlıştır. Etli kemik bol etli bir kemiktir ,vücutta organlara ve yerken diş etlerine,ağız içine zarar vermemesi için bu şekilde seçilir.
Peki neden köfte yapıp kıyma formunda veriyor ? Dişleri nasıl temizleyecek kıyma ? Zaten bütün et de dişleri temizleyici etki göstermez. Ancak stres atabilmeleri için çiğneme refleksi kedi ve köpekler için önemlidir. İçerikte kemik olması kıyma kısmının köfte şekilde olmasını önemsiz hale getiriyor. Diş bakımı konusuna ayrı bir blog yazısında yer ayırabiliriz, ama ağız içi bakım tek başına gıdayla sağlanamaz. Burada dikkat edilmesi gereken ifade aslında, “-hayvanın seçmesine izin verilmemesi” burada kastedilen yenilmeyen gıdanın besin değerinin sıfır olmasıdır.Örneğin ; “-Karaciğer kullanmıyorum veya bizimki hiç sevmiyor bende vermiyorum…”gibi bir besleme şeklinde ciğerin karşılık geldiği vitaminler yerine konamıyorsa , bu besleme kabul edilebilir değildir. Tabağa konulan tüm gıda yenilmeli ve et çeşitleri sürekli değiştirilmeli, oranlara uyulmalı, seçici ise tercih edeceği hayvan eti ve organı bulunarak o tercih edilmeli.
Barfı Raw beslenmesinden ayıran en bariz özellik içerisinde sebze ve meyvelerin de olmasıdır. “-Canım köpeklerin karbonhidrata ihtiyacı yoktur.” konusuna başka bir blog yazısını da yer vereceğim. O zamana kadar karbonhidratın beslenmenin bileşenlerinden biri olduğunu aklınızda tutun ve karbonhidrat = nişastadır fikrinden uzaklaşın.
Barf adı altında satılan ticari gıdalar Barf mıdır ? Olması gereken kriterlere bakalım ;
Anne sütünden kesilmiş bir yavrunun beslenme ihtiyaçları , erişkin yaşa gelene kadar değişiklik gösterir. Beslenecek olan gıda asla hızlı gelişime neden olacak şekilde olmamalıdır. Özellikle büyük ve dev ırklarda hızlı gelişim geri dönüşümsüz eklem sorunlarına sebep olabilir. Kalsiyum : Fosfor dengesi son derece kritiktir. Bakır : Çinko dengesi , yağ asiti dengeleri, omega3/omega6 oranı, DHA dengesi oldukça önemlidir. Yavrular, yaklaşık olarak % 90-93 seviyelerinde yağsız et ile beslenmelidir ki tüm proteinden gelecek olan esansiyel amino asitleri eksiksiz alabilsin. % 80 oranında yağsız bir et bu dengeyi sağlayamaz. Organ etleri son derece yüksek oranda vitamin içerirler, aşırıya kaçılması sistemi bozar. Evet kısa vadelerde bir sorun gözleme ihtimaliniz çok yüksek değil, ama vitamin toksititesi yan yollardan ilerleyerek farklı yerleri vurduğunda sebebin bu olduğunu anlamakta güçlük çekersiniz. Bu sebeple organ etlerinin kullanımı sınırlıdır. Ve organın kaslı yapısı onu birebir olarak kas eti sınıfına oturtmaz. Oran kısıtlı olmasına rağmen Barf veya Raw diyetlerinde sürekli bir döngü içerisinde olmak gerekliliği eksiklikler ve fazlalıkları bertaraf edebilmek içindir. Yani evet eksiklikler ve fazlalıklar mevcuttur. Yetişkinler için ise kullanılması gereken et en az % 85 yağsız olmalıdır.
Bir diğer gereklilik oldukça ütopik olsa da kullanılan etlerin organik olması. Organik ete kendi beslenmemizde yer veremiyorken bunu karşılayabilmek tabii ki imkansıza yakındır. Ama bu diyetin çatısında bu faktörün olduğunu unutmamak gerekli.
En başa dönecek olursam, löp yağsız kas eti gerekliliği, sınırlı organ kullanımı, etli kemikler ve olmazsa olmaz çeşitlilik Barf beslenmesini tanımlayabilir. Diğer türlüsü ise çiğ et diyetidir. Herkes kendince bir çiğ diyet hazırlayarak buna kendi ismini verebilir . Ama bunun adı Barf mı olur ? tartışılır. Son olarak gerçekte çeşitlilik nedir ? den de biraz bahsedecek olursak, 7-14 gün sabit bir arayla beyaz ve kırmızı etlerin döndürülmesidir. Yani seçilen sürede evcil hayvan sadece beyaz et ve beyaz etten gelen organ etlerini tüketir, sonraki süreçte ise kırmızı et ve o hayvanların organlarını tüketir. Bu aynı zamanda olası gıda alerjilerinin önünü kesebilmek için düşünülmüş bir metottur. Ancak I. Billinghurst’un Barf diyetini , bütün av hayvanı beslemek konusunda kendini iyi hissetmeyen ebeveynler için tasarlayarak çıkardığını düşünecek olursak, belirli periyotlarda tek çeşitlerde menü hazırlamanın zorluğu, her gün karışık besleme şekline dönüştürülmesine sebep olmuş ve buna da onay verilmiştir. Yani sistemin asıl hali zamanla insanlara göre evrilmiştir. Bütün av diyetiyle beslemekten marketten alınan çeşitli etli kemikleri aynı tabağa koyma haline gelmiştir.
Evcil hayvanlarımızın sağlığını en üst düzeye çıkarmak için, evcil hayvanlarımıza vahşi atalarının yediği proteini taklit eden protein sağlamalıyız.
Billinghurst Ian
Sağlıkla kalın.
B.N.B